‘FETİH ALGIMIZ ADALETE YÖNELİKTİR’
Türk devletlerinin fetih geleneğinin Batı dünyasında değişik yorumlandığını ifade eden Bilal Erdoğan, “Ecdadımızın fetih algısı, fethedilen yere zulüm götürmemektir. Bu kapsamda Türk devletleri, fethettikleri bölgeye rahatlık, hakkaniyet ve sulh götürmeyi önemsemiştir. Bu kadar uzun soluklu olan imparatorluklarımızın sırrı da budur. Sadece Batının fetih algısı negatiftir. Endülüs Emevileri İber Yarımadası’na 800 yıl başat oldular ve devrinin en üstün medeniyetini inşa ettiler. Fakat Avrupa bu devleti bir tehdit olarak görüp, insanları soykırım ile karşı karşıya bıraktı. Bir toprağa 800 yıl hakim olmak; bilimde, savunmada oldukça ileri dahi olsanız o toprakların size ilelebet vatan olacağını güvence etmiyor. Dolayısıyla, hepimizin sorumluluğu olarak dünyaya Türklerin fetih gayesini yeniden anlatmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘TEYAKKUZDA OLMALIYIZ’
Konuşmasının devamında Türklerin Anadolu coğrafyasındaki bin senelik serüvenini ele alan Erdoğan, “Elbet ki güçleneceğiz, köklerimizi derinlere doğru büyüteceğiz; fakat bu topraklar bizlere bin senedir vatan diye, kimse bizlerden alamaz diye de düşünmeyeceğiz. Dolayısıyla devamlı teyakkuzda olmalıyız. Bu farkındalığı bizlerden sonrasında gelenlere aktarmak için canlı bir emek vermeyi sürdürmek durumundayız. Bu bakımdan vakfımızın da bir misyonu olarak, topraklarımızın ilelebet vatan olarak kalması yönünde emekler yürütüyoruz. Bu kapsamda bugün İzmir’deydik. Ev sahipliğinden dolayı Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Nükhet Hotar’a ve tüm misafirlere teşekkür ediyorum” açıklamalarında bulunmuş oldu.
‘DESTANIMIZ ÇAKA BEY İLE BAŞLADI’
Beyoğlu Belediye Başkanı ve Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Ali Yıldız ise konuşmasında, DEÜ ev sahipliğinde meydana getirilen programın okçuluk faaliyetlerinin yaygınlaşması noktasındaki önemine değindi. Çaka Bey’in zamanı önemine vurgu icra eden Yıldız, “İnanıyorum ki bu toprakların evlatları olarak hepimiz, nice fetihleri ve fatihleri anacak; nice fetihler yapmak suretiyle bir yolda olacağız. Biz 1071’de Malazgirt’te Selçukluyuz. 1453’te Fatih Sultan Mehmet ile Osmanlıyız. Biz 1923’te ilelebet var olacak Gazi Mustafa Mustafa Kemal Atatürk ile büyük Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz. Bu anlayışla hareket ediyoruz. Bugün İzmir’deyiz. Türklerin denizlerdeki ilk fatihi olan Çaka Bey’i anmak suretiyle buradayız. Çaka Bey ile başlamış olan destan aslına bakarsak devam ediyor” ifadesinde bulunmuş oldu.
‘TARİHİ ŞAHSİYETLERİMİZİ YAŞATACAĞIZ’
Yoğun ilgiyle gerçekleşen programda konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, çocuk ve gençlere ulusal mensubiyet bilincini aşılamanın en güzel yolunun davranışlarla mümkün olacağını söyleyerek, “Buradaki çıkış noktamız ise onlara zamanı anlatmak, eğitim vermek ve yol göstermektir. Sonucunda hedef, ülkesine bağlı; aklı ve vicdanı hür fertleri topluma kazandırmaktır” dedi. Düzenlenen panelin adının ‘Türk Deniz Fetihleri ve Çakabey’ başlığının rastlantı olmadığını belirten Rektör Hotar, “Zira biz, hem de denizci bir üniversiteyiz. Kentimizin kültür mirası olarak tescil ettirdiğimiz Rektörlük binamızın önünde yer edinen Çakabey büstü, aslına bakarsak Türk denizciliğine ve mirasına duyduğumuz saygının örneğini teşkil etmektedir. Araştırma üniversitesi olarak, bundan sonrasında da aziz milletimizin zamanı şahsiyetlerini, eserlerini ve değerlerini yaşatmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Okçular Vakfı sporcularının Türk okçuluğuna katkısına değinen Rektör Hotar, “Bugünkü etkinliğin yanı sıra; Okçular Vakfı ile yaptığımız protokolün çıkış noktasını da, Türk okçuluğunun yaygınlaştırılması, zamanı ve kültürel zenginliklerimize ilişkin ögelerin bilimsel nitelikli perspektif ile ele alınması oluşturmaktadır. Geleneksel Türk okçuluğunun UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Varlığı olarak kabul edilmesinde büyük oranı olan Okçular Vakfı’nın faaliyetlerini yakından takip ediyoruz. Ulusal ve internasyonal müsabakalarda ülkemize başarı getiren vakfın ulusal sporcuları ile de gurur duyuyoruz” dedi.
OKÇULUK SAHASINA ‘YÜCEL CAVKAYTAR’ İSMİ VERİLDİ
Türk okçuluğunun internasyonal alandaki bilinirliğini artıran ve 14 yaşlarında ulusal üniformayı giyerek ‘şampiyon’ olan merhum Yücel Cavkaytar’ın adının verildiği Okçuluk Sahası ile Okçuluk Ormanı’nın Tınaztepe Yerleşkesine kazandırıldığını söyleyen Rektör Hotar, “Bu iki projemizi de Okçular Vakfı ile iş birliğimizin somut bir adımı olarak görüyoruz” dedi. Programa katılan Yücel Cavkaytar’ın ablası Gül Cavkaytar Friberg’a, DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar tarafınca günün anısına armağan takdiminde bulunulmuş oldu.
MAVİ VATAN’IN GELİŞTİRİCİSİ YAYCI DA KATILDI
Etkinlik, açılış konuşmalarının peşinden açık oturum programı ile devam etti. Mavi Vatan’ın geliştiricisi olarak tanınan, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi’nin Kurucu Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Türk Denizcilik Zamanı ve Mavi Vatan” başlıklı kapsamlı bir sunum gerçekleştirmiş oldu. Panelde ek olarak, DEÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Kısmı öğretim üyesi Prof. Dr. Erkan Göksu “Çaka Bey ve İzmir’in Fetih edilmesi”, DEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Bilen “Okçular Piri Sad İbn Vakkas’tan Çaka Bey’e Tinsel Okçularımız”, DEÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Kısmı öğretim üyesi Prof. Dr. Türkmen Töreli “Akıncıdan SİHA’ya Türk Ordusunun Asimetrik Üstünlüğü” başlıklı sunumlar gerçekleştirdiler.
Açık oturum programı öncesinde, Dokuz Eylül Üniversitesi ile Okçular Vakfı içinde iş birliği protokolü imzalandı. DEÜ Rektörlüğünde, Bilal Erdoğan ve Haydar Ali Yıldız’ın katılmış olduğu protokol kapsamında, Okçular Vakfı ile DEÜ içinde hayata geçirilecek sportif, kültürel ve bilimsel nitelikli faaliyetlerde iş birliği sonucu alındı.
Yoruma kapalı.