Bakan Soylu: 2016’dan bugüne ülkemizdeki terör olayı sayısı yüzde 95 oranında azaldı

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 2022-2023 Bilimsel nitelikli Yılı Açılış Töreni, Sabancı Kültür Sarayında gerçekleştirildi. Törene İzmir protokolünün yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Asil da katıldı.

Türkiye’nin mühim eğitim kurumlarından önde gelen Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 2022-2023 Bilimsel nitelikli Yılı Açılış Törenine katılmaktan dolayı mutlu bulunduğunu ifade eden Asil, “Dokuz Eylül Üniversitesi, bugün tam da bizim kültürümüzde olgunluk yaşı kabul edilen yaşta, doğrusu 40 yaşlarında. Güzel bir rastlantı ki, tam da bu olgunluk yaşlarındayken oldukça hususi bir bilimsel nitelikli yıla, güzel cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başlangıcına adım atıyor. Yüz yılların karakteri önemlidir. Iyi mi tanım ettiğimiz, iyi mi anladığımız, iyi mi davrandığımız önemlidir. Ülkelerin yüzyılı için de, dünya yüzyılı için de bu böyledir. Bizlerden öncekiler, büyük bir fedakarlıkla bir milleti yok olma eşiğinden kurtarıp, büyük bir zamanı mirasın üstüne bir cumhuriyet kurup bizlere emanet ettiler. Teşbihte hata olmaz; bizim birinci yüzyılımız bir ihtimal doğum ve yaşam yüzyılıydı. Cenab-ı Hak, o mücadeleyi verip bizlere bu emaneti teslim eden, Kurtuluş Savaşının tüm şehit ve gazilerine başta Gazi Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk olmak suretiyle gani gani rahmet eylesin. Ve biz bugün onu ikinci yüzyıla taşıyoruz. Ve bunu, ciddi küresel sorunları olan, istikrar timsali gelişmiş ülkelerin bile istikrar sorunları yaşamış olduğu 21. yüzyılda yapıyoruz. Ve gene bu başlangıcı bir istikrarsızlık coğrafyasına komşuyken yapıyoruz” dedi.

“Yanı başımızdaki iki sınır komşumuzda devlet otoritesi yok” diyen Asil, “Güneyimizde ABD destekli bir terör koridoru ve bir terör devleti kurulmak isteniyor. Karadeniz’in kuzeyinde, küresel besin zincirini tehdit eden bir çatışma var. Ortadoğu’dan, Afrika’dan batıya doğru ve bizim üzerimizden geçen, 11 senedir yönettiğimiz bir göç dalgası var. Terör var, siber problemler var, küresel uyuşturucu problemi var. Hatta iklim sorunları ve yükselen afetsellik var. Şimdi bu şekilde bir küresel yüzyılda, bu şartlar altında, güzel cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını iyi mi bir kavramla tanım etmeliyiz. Umutsuz bir kavram mı kullanmalıyız? Önlemli bir kavram mı kullanmalıyız? Yoksa bir iddia mı ortaya koymalıyız? İşte bu tanımın kodları, doğrusu cumhuriyetin ikinci asrına stratejik olarak ne isim vereceğimiz, esas itibarıyla 21. yüzyılın başından itibaren ortaya koyduklarımızla ilgilidir. 20. yüzyılın sonunu emekli maaşlarını ödemekte zorluk çeken, hastanelerinde rehin kalınan bir halde kapatan bir ülke, eğer bugün dünyanın en çağdaş kent hastanelerine sahipse, insansız hava aracı ve helikopter üretip satıyorsa, bahsettiğim bu istikrarsızlık coğrafyasında bir istikrar adası olarak ayakta durabiliyorsa, 20. Yüzyılda yurtdışına borç isteme heyetleri gönderen, yurtdışından da alacaklı kurumların muhasebecilerinin geldiği ülke, bugün küresel tahıl krizini çözebiliyorsa, dünya liderlerini bir araya toplayabiliyor, ABD’da açmış olduğu Türk Evinde tek tek ağırlayabiliyorsa, üretimini devamlı büyütebiliyorsa, işte o süre bu ülkenin gelecek yüzyılı için yüksek ve iddialı hedefler tanımlamak durumundayız. İşte ‘Türkiye Yüzyılı’ teriminin çıkış noktası bu şekilde bir düşüncedir” diye konuştu.

“TEHLİKE GÖRDÜĞÜMÜZ DURUMLARDA EKİPLERİMİZ HEMEN MÜDAHALE EDİYOR”

15 Temmuz sonrası süreci ‘Türkiye Yüzyılı’na girişin son hazırlıkları olarak niteleyen Asil, “İçişleri Bakanlığı olarak bu zamanda kendimize ilişkin de bir yüzyıl tarifi yaptık ve bunun zeminini hazırladık. Her şeyden ilkin, gelecek için güvenlik anlayışımızı ‘vakaya müdahale, faili soruşturma’ odaklı değil, ‘önleyici olmak ve zarar oluşmadan engelleme’ odaklı kurguladık. Ve mevcut güvenlik başlıklarımızla mücadelede bu yaklaşıma uygun adımlar attık. Örnek olarak terörle savaşım tarihimizde ilk kez silahlı mücadelenin yanına terörizmle mücadeleyi ekledik. Şu demek oluyor ki terörü besleyen kaynakları kurutmaya yöneldik. Gençleri dağa yönlendiren, dağ kadrolarına lojistik elde eden, terör iltisaklı belediyelere kanun çerçevesinde görevlendirme yaptık. Ve o bölgelerde istihdam projeleri gerçekleştirdik, toplumsal projeler yaptık, gençlere ve bayanlara hususi merkezler açtık, spor salonları, yüzme havuzları, kayak merkezleri açtık. Öte taraftan, gene önleyicilik adına terör operasyon mantığımızı değiştirdik. Eskiden bir vaka olurdu, o olayın faillerine dönük vaka sonrası operasyon yapılırdı. Bilhassa 15 Temmuz sonrası yeni dönemde, örgütün tamamına dönük kesintisiz operasyon mantığına geçtik ve devamlı olarak tarama faaliyetindeyiz. Öte taraftan, dijital sistemlerimizi de önleyicilik temelinde kurguladık. Özetlemek gerekirse KGYS dediğimiz Şehir Güvenlik Yönetim Sistemi kamera sayımızı yüzde 200 oranda arttırdık. Daha da önemlisi, şehirlerdeki güvenlikle ilgili öteki güvenlik altyapılarını, PTS ve EDS’leri entegre ettik. Ve en tepede, merkezde, kısa adı GAMER olan Güvenlik Acil Durum Koordinasyon Merkezinde tüm Türkiye üstünde merkezi bir seyretme, vaka analizi ve önleyicilik kapasitesine haiz olduk. Ek olarak Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla çarşı ve mahalle bekçiliğinin canlandırılması adımımızla beraber, bu önleyiciliği konvansiyonel olarak da ortaya koyduk. Aynı mantıkla hanıma yönelik sertliği engellemek için Elektronik Kelepçe İzleme Merkezi kurduk. Mahkemelerin verdiği kararla elektronik kelepçeler takılıyor ve aynı anda bin 500 vakayı izleyebilme kapasiteli merkezimizden bu tarz şeyleri canlı olarak takip ediyoruz. Çekince gördüğümüz durumlarda ekiplerimiz derhal müdahale ediyor. Gene aynı mevzuda ürettiğimiz KADES uygulamamız var. Bir tek hanımefendiler kullanabiliyor, acil durumda bir ürkü butonu işlevi görüyor ve istisnasız her çağrıya ekip yönlendiriyoruz. Bu mevzuda bir de bilinçlendirme emek harcaması yapıyoruz. ‘Hanıma El Kalkamaz’ adlı bir proje başlattık, erkeklere bu mevzuda eğitim vermeyi hedefledik ve şu ana kadar eğitim verilen adam sayısı 4 milyon 583 bine ulaştı” dedi.

“SADECE CEZALARI ARTTIRIP SONUÇ BEKLEMEDİK”

Sınır güvenlik duvarlarıyla ilgili de mühim bir önleyicilik adımı attıklarını kaydeden Asil, “Hakikaten ciddi bir yatırım ve insanüstü bir emeğin ürünüdür. Duvarların yapıldığı coğrafyayı görenleriniz bana hak verecektir, görmeyenleriniz var ise netin imkanlarıyla kısa bir araştırma yapmalarını tavsiye ederim. Bir tek bir duvar değil, entegre bir sınır güvenlik sistemidir. Güvenlik duvarı var, çit var, duvarın derhal yanında devriye atılabilmesi için güvenlik yolu var, termal kameralar var, aydınlatmalar var, elektrooptik kuleler var. Aynı mantıkla, doğrusu önleyici güvenlik mantığıyla siber suçlar alanında projeler ürettik. Bilhassa Siberay projesi, toplumun siber sahadaki tuzaklar hakkında bilinçlenmesi için oldukça mühim bir tesir oluşturdu” diye konuştu.

4.5 milyon kişiye ulaşıldığını ifade eden Asil, “Benzer bir bilinçlendirme projesini uyuşturucuyla mücadelede gerçekleştirdik. ‘En iyi narkotik polisi anne’ projesiyle şu ana kadar 1 milyon 76 bin anneye ulaştık ve bilgilendirme faaliyetinde bulunduk. Benzer şekilde uyuşturucu ihbarları yapabilmek için ‘Uyuma’ adlı bir program ürettik, bugüne kadar 541 bin şahıs indirdi, 47 bin suç duyurusu aldık. Uyuşturucu suçlarında vaka olmadan tahminleme yapmış olup önleme imkanı veren, ‘Asena’ adlı bir program geliştirdik ve bugüne kadar bu sistem yardımıyla 5 bin 473 soruşturma gerçekleştirdik. Gene aynı mantıkla doğrusu önleyicilik yaklaşımıyla metruk binalarla ilgili ciddi bir emek verme yürüttük ve bugüne kadar tespit edilen 119 bin metruk binanın 86 bin tanesinin yıkımını sağladık, 18 bini onarıldı, diğerlerinin işlemi devam ediyor. Trafikte de önleyici bir yaklaşım sergiledik. Bir tek cezaları arttırıp netice beklemedik. Trafik ekiplerinin görünürlüğünü arttırdık, yeni denetim şekilleri geliştirdik, sözgelişi tuzak radar yerine averaj hız koridoru uygulaması getirdik. Hatta afet yönetiminde bile aynı yaklaşımı benimsedik. Afet anı müdahalenin yanı sıra afet öncesine odaklandık. 2021 yılını ‘Afet Eğitim Yılı’ ve 2022 yılını da ‘Tatbikat Yılı’ duyuru ettik. Afet öncesi hazırlık için 81 il risk azaltma planları hazırladık. Bu da geniş bir bilimsel nitelikli emek verme ürünüydü ve bu tarz şeyleri birleştirip Türkiye afet risk azaltma planını oluşturduk. Tüm bunların yanında mühim bir özellik, yönettiğimiz nerede ise tüm güvenlik başlığında bir stratejik plan ve uygulama planı ürettik. Göç, asayiş, trafik, afet şeklinde pek oldukça mevzuda strateji belgemiz var ve bu belgeler adım adım uygulanıyor” dedi.

“BU NETİCE, BİZE GELECEKTEKİ TÜRKİYE’NİN İŞARETİNİ VERMEKTEDİR”

Mühim olanın sonuca ulaşmak bulunduğunu korumak için çaba sarfeden Asil, “Eğer pozitif bir sonuca ulaşıyorsanız, doğru yoldasınız anlama gelir. 2016’dan bugüne ülkemizdeki terör olayı sayısı yüzde 95 oranında azaldı. Terör örgütüne katılım, geçmişteki 5 binli sayılardan 2021 itibarıyla 51’e düştü, bugün ise 41 seviyesindedir. 2016’dan bugüne toplam 2 bin 204 terörist teslim oldu, bunların da bin 168’i ikna yöntemiyle gerçekleşti. Eskiden bin 500-2 bin kişiyle kamp meydana getiren terör örgütünün bugün Türkiye sınırları içindeki tüm etken terörist mevcudu 120’nin altını görmüştür. Peki uyuşturucuda ne oldu? Her şeyden ilkin, kurduğumuz saha baskısıyla eroin rotasını değiştirdik. Madde bağlantılı ölümler 2017’de 941’e ulaşmıştı, geçen yılsonu itibarıyla bu sayı 270’e düştü, bu yıl da geçen senenin aynı dönemine nazaran yüzde 25’lik bir azalış söz mevzusudur. Uyuşturucu yapım tecim suçuna ilk kez bulaşanların sayısı 2019-2021 içinde 18 bin 806’dan yüzde 20 azalışla 15 bin seviyesine geldi. Bu yıl da halen 12 bin seviyesindedir. Şu demek oluyor ki azalış devam etmektedir. Bilhassa sınır güvenlik sistemlerimiz tamamlandıkça hem kaçak göçmen girişlerinde, hem uyuşturucu girişlerinde hem de terörist girişlerinde mühim azalışlar meydana geldi. 2016’da toplam eroin yakalamalarımızın yüzde 24’ü Ağrı, Van ve Hakkari illerinde gerçekleşirdi. 2021 senesinde bu oran yüzde 76’ya çıktı. Hanıma yönelik şiddetle mücadelede KADES üstünden 534 bin suç duyurusu aldık, bunların yüzde 59’u asıllı ihbarlardı. Tüm ihbarlara müdahale ettik. Elektronik kelepçe seyretme merkezimizde halen etken olarak 723 vakayı takip etmeye devam ediyoruz. Trafik kazalarında 2017’de yılda 7 bin 427 can kaybı yaşamıştık. Vasıta sayısı ve nüfus artmasına karşın 2020 senesinde 4 bin 866 sayısına düştük. Salgın sonrası sürücü davranışlarının etkisiyle tüm dünyada olduğu şeklinde bir artış yaşandı, 5 bin 362 oldu. Benzer şekilde evden hırsızlık vakalarında da günlük ortalamayı 281 seviyesinden 153 bandına çekmeyi başarmış olduk. Bu netice, bizlere gelecekteki Türkiye’nin işaretini vermektedir” ifadelerini kullandı.

“TIP VE SAĞLIK ALANLARINDA BÜYÜK HEDEFLER ORTAYA KOYDUK”

“Türkiye’nin yükseköğretimdeki elit markalarından birisi olan üniversitemiz, ilklerin ve yeniliklerin öncüsü olan bir devlet kurumudur” diyen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar ise, “İlke ve değerlerine bağlı kurumumuzun ulusal ve internasyonal alandaki başarıları ise mensuplarının bilimsel nitelikli çalışmalarından ve ortak hareket etme duygusundan ileri gelmektedir. Buradaki uyumu sağlamak ise Rektörlüğümüzün vazifeleri içinde yer verilmiştir. Bir ilçe nüfusuna haiz kurumumuzda doğru adımları atmak, öngörüde bulunmayı; açık ve saydam olmayı gerektirmektedir. Bu yılki YKS sonuçlarına nazaran; 11 binden fazla öğrencimiz aramıza iştirak etmiştir. Bir tek bu sayı bile, sorumluluklarımızın ciddiyetine işaret etmektedir. Dolayısıyla bu şekilde bir ortamda Rektörlük makamında yer almak, kişisel fedakarlıkta bulunmayı ve oldukça emek vermeyi gerektirmektedir. Bilhassa devlet üniversitelerinde bu görevi üstüne almak, kamu adına yatırım yapma fırsatını da elde etmek anlama gelir. Bu da, büyük bir onurdur” dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin ilk hanım rektörü bulunduğunu hatırlatan Hotar, “Yatırımlara ve projelere imza atmak benim için gurur teşkil etmektedir. Normal olarak bu süreç, hem de ekip işidir. Bu aşamada, talihli olduğumu da bilhassa belirtmek isterim. Şahsıma tevdi edilen bu vazife hem de, hanımlarımıza duyulan güvenin de somut göstergesidir. Bu vesileyle bizleri her daim destekleyen muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunmak isterim. Her bilimsel nitelikli yıl, umutları ve başlangıçları bununla beraber getirmektedir. Küresel korona virüs pandemisinin peşinden üniversite olarak yeni bir sayfa daha açtık. Bu süreçte uzaktan eğitime ve kontakt teknolojilerine yatırım yaptık, bilimsel nitelikli faaliyetlerimizi gözden geçirdik. Kamu hizmetlerimizin standartlarını daha da yükselttik. Tıp ve sıhhat alanlarında büyük hedefler ortaya koyduk. Normal olarak bu süreçte, yaşananlardan da oldukça şey öğrendik. Vakalara ve olgulara, zamana ve mekana bakışımız değişti. Toplumsal duyarlılığımız daha da arttı. Geldiğiniz noktada ülkemizin ulusal hedeflerine daha çok katkı sağlayacağımız bir döneme ulaştık” diye konuştu.

Türkiye’nin yükselişinden rahatsız olan bir ekip güçlerin bulunduğunu ifade eden Hotar, “Bu yüzden dikkatli davranmamız ehemmiyet taşıyor. Bu aşamada aziz milletimizin ve devletimizin beklentilerinin farkındayız. Üniversite olarak, ülkemizin refah ve kalkınma odaklı yükseköğretim politikalarını destekliyoruz. Bilimsel çalışmalara, Ar-Ge faaliyetlerine, girişime ve girişimcilere ehemmiyet veriyoruz. Hanımefendilerin, evlatların, hususi gereksinimi olan bireylerin ve yaşlıların hak ve menfaatlerini koruyacak toplumsal projeler geliştiriyoruz. Dolayısıyla ülkemizin hedefleriyle kendi misyonumuzu, aynı düzlemde ele alıyoruz. Bu yaklaşıma uygun olarak; vazife süremiz süresince ülkemize birçok yatırımı kazandırmaya itina gösterdik” diyerek üniversiteye kazandırdıkları projelerden bahsetti.

Konuşmaların peşinden Rektör Hotar, Bakan Asil’ya bazı hediyeler takdim etti.

Yoruma kapalı.