Çatlıyorlar, kıvranıyorlar…
Altılı masadan “bir şeyler” çıksa da yazsak…
I ıh. Masa devamlı yan çiziyor. Havanda su dövüyor.
28 Kasım’da “anayasa tekliflerini” açıklayacaklarmış.
Daha ilkin gene bazı toplantılar, ön hazırlıklar falan…
28’ini beklemeye gerek yok, biz 23’ünde açıklayalım.
***
Bunların anayasasında “parlamenter sisteme dönüş” olacakmış.
Yapma yahu? Asla duymamıştık!
Bir başbakan da olacak.
Cumhurbaşkanı “simgesel” olacak ve vazife süresi yedi yılla sınırlandırılacak. Bir kere cumhurbaşkanlığı icra eden tekrar politikaya dönemeyecek. “Etken siyasette” vazife alamayacak. Insanın yaşamını söndürecekler.
Başbakanlık görevi Meclis’te en oldukca koltuğa haiz partinin başkanına verilecek, kuramazsa sırayla öteki partilere… “Dön baba dönelim” turlarına yol açılıyor… Sistemin “kilitlenmesi” mümkün kılınıyor…
“Gensoru” geri gelecek.
Cumhurbaşkanının “veto” yetkisine son verilecek!
O şekilde ya, makam simgesel…
***
Mahalli yönetimlere “kayyum” ataması kalkıyor.
Kısaca, PKK ile “iltisaklı” hiçbir belediye başkanına dokunulamayacak.
YÖK kalkıyor fakat kalkmıyor.
“Üniversitelerarası” bir kurum geliyor.
Demokratik olacakmış.
***
Peki bunun neresi “güçlendirilmiş” sistemdir?
O şekilde bir şey yok fakat yerseniz öyledir.
***
Bu bir “restorasyon” anayasası.
Yeni bir şey söylemiyor, eskiye dönmeye çalışıyor.
Fakat hangi eskiye?
Yirmili ve otuzlu yıllara değil.
Bu anayasanın kabul edilebilmesi için ilkin muhalefetin seçimi kazanması gerekiyor. O da yetmez, 360’ı geçmesi koşul.
Halkoyuyla kabul edilmesinin de hiçbir garantisi yok.
Bu taslakla seçim kazanılmaz.
Kimse, ekonomik problemler dağ şeklinde karşısında dururken sırf bu taslağa oy vermez.
Fakat muhalefetin söyleyecek başka sözü yok ki…
Artık ciddiye alınmaz oldular.
Ortada aday bile yok.
Seçimin de rengi belli oldu ufaktan ufaktan…
Yoruma kapalı.